GÜNEŞE KÜS YASEMİNLER
Narin güzelliğini esirgediğini düşünerek telaşa kapılmıştım. Ama dün yanından geçerken kokusunu sundu önce bana. Bembeyaz ve kırılgan göründü yine gözüme her zamanki gibi o ilk çiçekler. Kim bilir belki de henüz ısınamayan havalardı onu da kendi içine çeviren.
Yasemin……Şarkılara söz vermiş; gönüllerde yer etmiş çiçeğim benim….akşam sohbetlerine kokusunu katan nazlı çiçeğim…..
Bir demet içine konan bir tek tanesinin bile kokusunu estirdiği çiçeğim. Bu dünyada bir çok bölgede yabani yetişebilse de sizin yetiştirdiğiniz yaseminler sizindir. Bahçenizi süsleyen de sizin size hediye edilen de sizin.
Dönüp de bakınca yıllar öncesine; ellerimin seninle gerçek anlamda ilk tanıştığı günlere. 21 yılı geçmiş. Çorak bir toprağı bıçakla kazıyarak gömmeye çalışmıştık ilk yasemini hayatıma giren. Sonra o büyüyüp evin demirlerini sardıkça zaman zamana eklenmiş şarkılar şarkılara bağlanmıştı. Hayat acı tatlı anlar sunarken bana ; büyümüştü o kendi vakarınca…..
O ilk yasemini tekrar görüşüm 10 sene sonra oldu, oldu ama bu başka bir zamanın öyküsü daha doğrusu gelecekte yazılacak hatta yazılmaya başlanmış bir romanın önemli çiçeği; yasemin…..O eski yasemin ya da yaseminler……
Şimdi sözü edilen ise bahçe kapısının yanındaki daha genç bir yol arkadaşı. Bu yıl geç açan bir arkadaş. Hem benim hem de sokaktan gelip geçenlerin O…. O’ nu ben ekmedim ama budayan ben; sulayan ben; açmadığı için sitem eden ben… bir de kardeşi vardı ama yok, yok sormayın ; dedim ya yasemin ya da yaseminler uzuuuuun bir öykü….
Ama o yeni yasemin gibi umutlar her daim vardır. Bazen bir sınav kağıdının elinize geçişi ile; ya da uzun boylu genç bir adamın gülümseyişinde.
Şimdi siz kapalı gözleriniz eski zaman bahçelerine gidiniz; hani şu annelerimizin, komşu teyzelerimizin kahveyi sütle pişirdiği günlere; sokak aralarında çelik çomak oynadığımız; kurbanlık kuzuları elimizle beslediğimiz günlere. Hani radyonun düğmesi ile oynanıp da sesin biraz daha açılarak Zeki Müren’ in söylediği günlere: ‘ Bir demet yasemen gönlümün tek hatırası’
Belki siz de bilmezdiniz o zamanları özleyeceğinizi; benim de bilmediğim gibi; gün gelip yaseminlerin içimi böylesine titreteceğini…Ve yıllar önce yazdığım yazının bile şimdi uzak bir hayal geleceğini….
Ve sabaha, güneş ışığına küstür çiçekleri. Acı bir aşk öyküsü: Hintli prenses Güneş Tanrısı Surya Deva’ ya aşık olur ama umutsuz bir aşktır bu. Güneş Tanrısı aşkına karşılık vermeyince intihar eder güzel prenses ve öldüğü yerden çıkan narin çiçeklerdir yasemin. İşte bu yüzden güneş çekilince verir en güzel kokularını yaseminler.
Ama ne olursa olsun; zaman ne getirip ne götürse de yine açıyor yaseminler; bin bir eda naz ile…..veriyor kokularını bahçelere, gönüllere bir kuşaktan ötekine; bir mevsimden diğerine adı hüzün ya da aşk mevsimi olsa bile; gönlümüzün tek hatırası şeklinde….
Ve umut yeni açılmış kokular saçan bembeyaz bir yasemin misali hep gönlümüzü yeşertecektir; Pandora kutusundan cıvıldayarak çıkan kuş misali….
Sizce?
01.06.2012
YASEMİN
Hoş kokusu , sarı beyaz çiçekleri ile şarkılara, şiirlere ilham kaynağı olmuştur.
Hindistan’ ın aşk tanrısı Kama figürlerinde görürsünüz yasemini.
Hintli gelinler evlenirken güzel ve aşk dolu bir yaşam için saçlarına takar yasemini.
Zeytingiller familyasından , 300 kadar tropik ve astropik çalımsı bitki türünün oluşturduğu cins. Yasemin Kuzey Amerika dışındaki bütün kıtalarda yabani olarak yetişir.
Çeşitli türleri olan yasemin çiçeklerinden çay ve parfüm sanayinden kullanılan değerli bir uçucu yağ elde edilir.
Uçucu yağ Jasmine Grandiflorum ve Jasmine Officinale türlerinden elde edilir daha çok.
(Yaseminsiz parfüm, parfüm sayılmaz diyenler de vardır) )